12 Ocak 2020 Pazar

Pişman?

Saat, 00.00 ve siz bir şeylere geç kaldığınızın farkındasınız. 

Küçük bir adımı atmamak için çabaladığınız yirmi dört saat. Bu yirmi dört saatin sonucunu bir şekilde, öyle ya da böyle heba ettiniz ve şu anda bunun farkındasınız. Çünlü bir adım atmamanın önünüzde duran gül bahçesini nasıl kuruttuğunu, susuz bıraktığını gördünüz. Siz, bazı şeylerin ölümünü izlediniz. Belki bir insan değildi ölen ama duygularınızın ölmesine izin verdiniz. Sizi karşıya geçirmek için yıllar belki de asırlardır bekleyen o köprünün yıkılışını izlediniz. Ne için? Bir hiç için. 

Ve şimdi de saat 00.01 bir şeylerden dolayı pişman olmanın ne kadar geç olduğunun farkındasınız. 

Ve şunun da farkındasınız: aslında pişman olduğunuz her şey, geç kalmışlıklarınız. Geç kaldıklarınıza, zamanını tükettiklerinize ve o adımı atmayan bacaklarınıza düşmansınız siz. Kalbinizi dinlemek yerine beyninize uyup mantıklı kararı verdiğiniz için pişmansınız. Çünkü biliyorsunuz, bazen bir şeyleri yapmak akıl işi değildir. Bazen bu görevi kalp üstlenebilir. Siz, o sesi dinlemeye geç kaldığınız için pişmansınız. Sizin kırgınlığınız, affedemediğiniz o kişiye değil aslında. Kaybedişinize. Sadece kendinize geç kaldığınızın farkındasınız çünkü. Siz, kendiniz için pişmansınız. Ama ben hem geçmişime pişmanım, hem bugünüme hem de geleceğime. Varlığı belli olmayan bir geleceğe. 

Ben en çok kendime barışığım, ama en çok da kendime pişmanım. 

'Umarım daha önce hiç hissetmediğin duyguları hissedersin. Umarım hayata başka bir pencereden bakan insanlarla tanışırsın. Umarım gurur duyduğun bir hayat yaşarsın ve eğer yaşamadığını düşünürsen umarım içinde her şeye yeniden başlayacak gücü bulursun.'' 
- The Curious Case of Benjamin Button

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder